Tarikatları ve cemaatleri bitireceğiz.

Türkiye’yi karanlığa boğan çıkar örgütleri olan tarikatların ahlaki ve toplumsal meşruiyeti yoktur. Dinci ideolojiyi yaymakta olan tarikat ve cemaatler, 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu yürürlükte olduğu halde fiilen varlıklarını sürdürmekte, gerici iktidar ve diğer düzen partilerince desteklenmektedir. Kamuoyu yoklamaları tarikatların varlığına ve okul, kurs, yurt gibi kurumlar açmalarına yönelik karşıtlığın yüzde 80’in üzerinde olduğunu ortaya koyduğu halde ana akım partilerden gördükleri destek, pek çok yurttaşın zihnini uyuşturan ve toplumun geneline şeriat kurallarını dayatan bu yapıların sömürü düzenindeki işlevinden ileri gelmektedir. 677 dahil devrim kanunlarını tavizsiz uygulayacak, tarikatları resmen ve fiilen kapatacak, bu yasadışı oluşumların tüm varlıklarını kamulaştıracağız.

Cemaatçilik suçtur ve ceza konusu olmalıdır. Cemaat ve tarikatlar inanç kurumu değil, yasadışı olarak faaliyet gösteren çıkar gruplarıdır. Bu gruplar yürürlükteki 677 sayılı kanuna aykırı olarak faaliyet gösterdiklerini bilmekte, yasanın etrafından dolanarak edindikleri güçle siyaseti ve toplumu esir almaktadır. Siyasi kumpas davalarından devlet kurumlarında kadrolaşmaya, sınav yolsuzluklarından 15 Temmuz’a pek çok suçun faili konumundaki Fethullahçı çete bu anlamda istisna değildir. Verili güç dengeleri doğrultusunda kadük hale getirilen devrim kanunlarını uygulayacak, bu kanunları çiğneyen kişi ve gruplara cezai yaptırım uygulanması için gerekli adımları atacağız. Tüm devlet kurumlarını gerici ve karşı devrimci odaklardan temizleyecek, kamuda liyakat ve çağdaş değerlere bağlılığı esas alacağız.

Cemaat ve tarikatlar, oluşturdukları paravan kuruluşlarla yasaların etrafından dolanmakta ve kamu kaynaklarını hortumlamaktadır. Yürürlükteki kanunlara göre yasaklı olan tarikatlar paravan dernek, vakıf, şirket, okul, yurt gibi kurumlar üzerinden faaliyet göstermektedir. Sözde yasalar çerçevesinde oluşturulan bu kurumlar fiilen yasadışı tarikatların amaçlarına hizmet etmekte, kanunların mantığına aykırılık teşkil etmektedir. Cemaat ve tarikatların kurduğu paravan kuruluşları tespit ederek kapatacak, varlıklarına el koyacağız.

Cemaat ve tarikatlar çocuklar ile gençlerin arasında denetimsizce at koşturmakta, onların hayatını cehenneme çevirmektedir. Evlilik adı altında istismar edilen kız çocukları ve yaşama isteği elinden alınan Enes Kara gibi gençler istisna değil, tarikat gerçeğinin ta kendisidir. Tarikatların çocuk ve gençleri zehirlemek için kurduğu yurtlar ve Kuran kursları pek çok örnekte resmi nitelik taşımamakta, herhangi bir kamusal denetime tabi olmamak adına kayıt dışı olarak işletilmektedir. Çocuk ve gençleri korumak adına tarikatların bu alanlardaki faaliyetlerini derhal sonlandıracak, çocukları koruma altına alacak, tarikat yurtlarına el koyacağız.

Gericilik kadınların düşmanıdır. Dinci gericilik, toplumu çağdışı bir zihniyete mahkûm ederek teslim almak için en fazla kadınlara saldırmaktadır. Kadınların giyim-kuşamından kaç çocuk yaptığına, hangi saatte nerede olduğundan ne yiyip ne içtiğine her konuda ahkam kesmelerinin nedeni budur. Dinci gericiliğin her türden cinsiyetçi ve ayrımcı bir nitelik taşıyan saldırılarına hiçbir şartta geçit vermeyecek, toplumun özgürlüğünü tehdit eden gerici taleplerin propagandasını yasaklayacağız.

İnanç ve vicdani kanaat, kişisel alanın konusudur. Özgürlüğün her türlüsüne düşman olan yobazlar, işlerine gelince tarikatlara ve dinci propagandaya serbestliği özgürlüğün gereği olarak sunuyorlar. AKP’li yıllarda epey yaygınlık kazanan ve liberallerin de destek verdiği bu yaklaşım, gerçeklerin ters yüz edilmesinden başka bir şey değildir. Özgürlük düşmanlarının elinin serbest bırakılması, özgürlüğün önündeki en büyük tehdittir. Devrim fikrinden, ilerlemeden ve yurttaşların kendi hayatları üzerinde söz sahibi olmasından korkan gericilerin ve liberallerin söylediğinin aksine, laiklik ilkesi gerçek özgürlüğün teminatıdır. Laiklik ilkesinin gereği olarak inanç ve vicdani kanaatleri kişisel alanın konusu olarak değerlendirecek, dinsel ideolojinin siyasal ve toplumsal hayatı kuşatmasını engelleyeceğiz. Laiklik ve dünyevileşme, sıradan insanın kendi kaderini eline almasına ve emek sömürüsüne karşı mücadelesine katkıda bulunacak.

İmam-hatipler din görevlisi yetiştirme görevinin dışına çıkmış, laiklik ilkesine aykırı olarak din temelli eğitim veren okullara dönüşmüştür. Gerici iktidarlar tarafından sayıları sürekli artırılan ve laik okullar karşısında alternatif haline getirilen imam-hatiplerin sayı ve kontenjanları AKP’li yıllarda daha da artırılmıştır. Kontenjanları boşta kaldığı halde milyonlarca öğrenciye dayatılmaya devam edilen bu okullar tarikatların ve her türden gerici yapının örgütlenme ve propaganda alanı haline gelmiştir.  İmam-hatip okullarını kapatarak din görevlisi yetiştirme işini tüm işlevi bununla sınırlı olan lise üzeri ve laik Cumhuriyet değerleriyle uyumlu yeni bir mesleki eğitim kurumuna devredeceğiz.

Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB), laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline gelmiştir. Mustafa Kemal Atatürk tarafından din alanını laiklik ilkesi temelinde denetleme amacıyla kurulan DİB bu işlevini tamamen yitirmiş, bu alanda denetimsizliği temsil eden bir odak haline gelmiştir. Bütçesi pek çok bakanlığı katlayan devasa bir güç haline gelen DİB on yıllardır Fethullahçılar dahil pek çok tarikat ve cemaatin örgütlenme alanı haline gelmiş, çağdaş yaşamı tehdit eden ve siyasal-toplumsal hayata dini kuralları dayatan fetvalar veren bir yapıya dönüşmüştür. Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kapatacağız. Din alanının düzenlenmesi göreviyle laikliği esas alan, tüm inançlara eşit mesafede duran ve inanç ve vicdani kanaati ne olursa olsun tüm yurttaşları eşit kabul edip çağdışılığa ya da ayrımcı söylemlere sapmayacak yeni bir kamu kurumu oluşturacağız.